Merak Ettikleriniz Hakkında Bilgi Alabileceginiz Bir Blog Ve Artık Çok Daha Fazlası..


4 Nisan 2012 Çarşamba

Ayvalık

Su anda Ayvalık Cunda'da olduğumdan Ayvalık Hakkında Bilgiler i yayınlayım diye düşündüm..

Ayvalık adı nereden geliyor ?

Adının nereden geldiğine ilişkin kesin bir kayıt yok. Fakat bu konuda farklı görüşler vardır. Ayvalık tarihi üzerine araştırmalarıyla bilinen Yunanlı yazar Yorgi Sakkari’nin “Ayvalık Tarihi” isimli kitabında, buraya gelenlerin Midilli Adasının Türkçe “Balçık” Rumca “Kidonie” isimli kasabasından geldikleri ve buranın isminin buradan esinlenerek “Kidonie” konulduğunu yazar.

Mübadele döneminde Ayvalık’tan ayrılan Kukunara’nın Eolya’nın Başkenti Ayvalık isimli kitabında ismin kaynağı olarak bir midye türü olan “Ayfada” (Ayvada) gösterilmektedir. Fransız tarihçi Raffanel’in “Ayvalık” adlı kitabında ise ismin, zamanında bölgede bol olan Ayva ağaçlarından geldiği yazmaktadır. Bu iddia bir türlü doğrulanamamış ve hep bir zamanlar var olan Ayva ağaçları olarak kalmıştır

Coğrafi Konumu


Ayvalık ilçemize en kolay ulaşım için Ayvalık Haritası nı ve Alt kısımda yer alan Türkiye yol haritasını izleyerek ulaşabilirsiniz. Ayvalık’a nasıl gidilir? Bursa-Balıkesir karayolunu takip ederek geliyorsanız. Bursa-Balıkesir-Havran- Edremit yolunu izleyerek Edremit-Burhaniye yol ayrımında Edremit’e girmeden Burhaniye yoluna dönüp Burhaniye-Gömeç üzerinden Ayvalık'a ulaşabilirsiniz. Bandırma üzerinden geliyorsanız. Susurluk-Bursa yol ayrımında Susurluk yönüne dönüp Susurluk- Balıkesir-Havran-Edremit yolunu izleyerek Edremit-Burhaniye yol ayrımında Edremit’e girmeden Burhaniye yoluna dönüp Burhaniye-Gömeç üzerinden Ayvalık'a ulaşabilirsiniz. İyi Yolculuklar



E–24 Karayoluna 3 km mesafede bulunan Ayvalık'ın bazı merkezler uzaklığı

Merkez
Uzaklık

Balıkesir
127 km

İzmir
156 km

Çanakkale
167 km

İstanbul (Tekirdağ Hattı)
488 km

İstanbul ( Bursa Hattı
520 km

Ankara (Eskişehir Bursa Hattı)
575 km

Ankara ( Afyon-İzmir Hattı)
738 km

Bergama
61 km

Efes
216 km

Bandırma
223 km

Edremit
55 km

Behramkale
119 km
Ayvalık haritası Balıkesir ilinin ilçesi olan Ayvalık ilin Ege Denizi sahil kısmında yer almaktadır. Ayvalık ilçesi Ege denizinin kuzey kesiminde yer alan 285 km² lik bir alan üzerine kurulmuştur. İlçenin doğusunda Bergama, güneyinde Altınova, kuzeyinde Gömeç ilçesi ve batısında Ege Denizi yer almaktadır. Coğrafi olarak Ege Bölgesine dahil olan ilçe idari olarak Marmara Bölgesine bağlıdır. (Bu özelliği ile ülkemizde tektir)

İklimsel özellikleri

Ayvalık iklimi İlçe 100 km nin üzerinde kıyı şeridine sahiptir. İlçenin yüzölçümü 285 km² dir. Kendine özgü kıyı ikliminin hâkim olduğu ilçede yaz ayları sıcak ve kurak geçerken kış ayları ılık ve yağışlıdır. Ayvalık iklimi nin en büyük özelliği yaz aylarında kavurucu sıcaklarda esen, genellikle öğleden sonra başlayan “imbat” ve “meltem” kış aylarında ise kuzey ve kuzeydoğudan esen “poyraz” rüzgârlarıdır.


Poyrazın çok esmesi dolayısıyla tarihi süreç içerisinde Cunda Adasında inşa edilen yel değirmenlerine rastlanmaktadır. Yıllık m² yağış 641 mm, yıllık sıcaklık ortalaması 17°, en yüksek sıcaklık 37,8°, en düşük sıcaklık ise –7,6° olarak ölçülmüştür.

Jeolojik Durum
Ayvalık Jeolojik Yapısı İlçe ve çevresinde ilk tektonik dönemde yanardağ faaliyetleri olmuştur. 15 ile 5 milyon yıl önceki bu dönemde yaşanan bu yanardağ faaliyetleri bölgenin en önemli yapı malzemesi olan Sarımsak Taşının oluşumunda etkili olmuştur. İlçe merkezi andezit ve tüften oluşmuştur. Bölgedeki adacıkların büyük bir bölümü ile Şeytan sofrası lav birikintileri sonucunda oluşmuştur

Bitki Örtüsü
%66 sı zeytinliklerle kaplı olan ilçenin %60’ı ekim yapmaya elverişli arazilerdir. İlçe sınırları içerisinde büyük ormanlık alanlar bulunmaktadır. İlçede yaklaşık 2.100.000 zeytin ağacı bulunmakta olup yaklaşık olarak 12.000 ton yağ elde edilmektedir.
Ekonomik Yapı
Ayvalık ekonomisi ağırlıkla zeytin üretimine ve bununla ilgili sanayiye dayanmaktadır. En önemli ekonomik faaliyetleri, zeytincilik, tarım ve turizm olarak sıralanmaktadır. Daha sonra balıkçılık ve bağcılık gelmektedir. En büyük gelir kaynağı zeytin ve zeytinyağı üretimidir. Ekim-Mart ayları arasında üretimin büyük bir bölümü gerçekleşmektedir.

Eskiden deniz kenarında yapılmış zeytinyağı ve sabun fabrikaları halen üretimlerini merkezde sürdürmektedir. Bunun nedeni organize sanayi bölgesinin olmamasıdır. Diğer ekonomik faaliyetler ise küçük üretim şeklinde olup sabun imalatı, kaynakçılık, soğuk demircilik, halıcılık ve tarım gereci imalatıdır. Turizm, yerli turizme bağlı olarak özellikle yaz aylarında gerçekleşmektedir. Ayvalık ve civarı 10.000 turistik yatak kapasitesine sahiptir. Yerli turizmi ise özellikle yaz aylarında bölgeye gelen ikincil konut sahipleri oluşturmaktadır. Genelde ikincil konutlar merkezden uzakta plajları ile ünlü Sarımsak Mahallesi’nde toplanmış olduğundan, tarihi kent merkezinde konut ihtiyacına gerek duyulmamaktadır.

Yabancı turistler ise genellikle Midilli Adası’ndan günü birlik gelmektedir. Bu turistlerin %60’ı Rum, %40’ı ise Amerikan, İngiliz ve İskandinav’dır (Erdem, 1999, s.16).

Ayvalık Evleri

Ayvalık evleri ne ilişkin ilk bilgiler 19 yy aittir. Bu dönemden önceki konutlara ilişkin bilge ve belgelere rastlanmamaktadır. Bu tarihlerde Ayvalık’ta nüfus yoğunluğunun Rumlar olduğu göz önüne alındığında belirtilen tarihteki ve günümüzde var olan evlerin ilk sahip ve kullanıcılarının Rumlar olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayvalık’ın tarihi süreci dikkatlice incelendiğinde kentte



Tük yerleşime pek rastlanmadığı var. var ise bile bunun Ayvalık’a verilen özerklik belgesi ile sonlandırıldığı görülmektedir. Kent yapısal oluşumunu Rumların yaşadığı dönemde tamamlamıştır. Rumlar konutları kendi ihtiyaçlarını göz önünde tutarak yapmışlar ve mübadeleye kadar olan süreçte de kullanmışlardır. Mübadeleden sonra evlerin Türkler tarafından kullanılmaya başlaması ile değişimler yaşanmış fakat koruma kanunu ile bu değişim sürecide son bulmuştur.

Tepe eteğine kurulan kentte yollar yokuş yukarı ve dardır ayrıca çıkmaz sokaklar çok fazladır. Denize doğru diklemesine inen ara sokaklar, denize paralel olarak devam eden ana sokaklarla son bulmaktadır. Yolun altında deniz kıyısına paralel olarak devam eden ticarethaneler yer almaktadır. Yerleşim mekânlarında en çok dikkati çeken küçük ve bitişik olarak inşa edilmiş olmasıdır.



Ayvalık evleri genellikle iki buçuk yâda üç katlı inşa edilmiştir. Konutların alt katları yığma taş üst katlar ise karkas yapım tekniği ile yapılmıştır. Konutların giriş kapılarının üst kısmında yer alan üçgen veya yarım yuvarlak alınlıklarda yapım tarihleri yer almaktadır. Günümüzde bu kısımlar ya kapatılmış yâda tarihler yerlerinden sökülmüştür.

Ayvalık evleri zemin, bir ve ikinci katlar olmak üzere üç katlı yapılardır. Genellikle evlerin bir ve ikinci kat plan şemaları aynı iken zemin kat planları kullanım amaçlarına göre üst katlardan farklıdır. İki ve üçüncü katlar yerleşim amaçlı kullanılırken zemin katlar ticari amaçlı olarak kullanılmıştır. Zemin katlar depolama satış ve üretim amaçlı kullanım özelliklerine göre mimari farklılıklar göstermektedir.



Zemin katların sokağa bakan ön cephesi satış arka kısmı ise depolama amaçlı olarak kullanılmıştır. Bu depolarda zeytin zeytinyağı gibi ürünler depolanmıştır. Rumlar döneminde ticari ve üretim amaçlı kullanılan zemin katlar günümüzde bu işlevini yitirmiş daha çok evin mahzeni niteliğini almıştır. Rumlar döneminde zemin ayrıca çamaşır yıkamak ve banyo amaçlı kullanılmıştır. Çünkü alt katlarda mutfak donanımına rastlanmamaktadır. Ocakların yanında yer alan lavaboların normalden büyük olması buraların çamaşır yıkamak için kullanıldığını göstermektedir

Binalarda en dikkat çeken nokta banyo yapmak için özel kısımların bulunmamasıdır. Banyo olarak genellikle zemin katları ve üst kata çıkışı sağlayan merdivenin alt kısmını kullanmışlardır. Banyo mekânlarına özen gösterilmemesinin temel nedenlerinden biri mekânın kullanım alanlarının yetersizliği ikinci nedeni ise su sorunudur. (Günümüzde içme suyunun Altınova’dan getirildiği düşünülürse sorunun boyutu daha iyi anlaşılmış olur) Wc ler alt katlarda yer alırken hemen yan tarafında yer alan duvarda havalandırma deliği bulunmaktadır. Zemin katlar nem nedeni ile günümüzde de konut amaçlı kullanılmamaktadır.

Birinci kata çıkışı sağlayan merdiven girişi depo kısmından ayırmaktadır. Depoya giriş kapısının sağ ve sol taraflarında yer alan kapılardan sağlanmaktadır. Giriş kapıları kemerli ve süslü kapılardır. Ana giriş kapıları sarımsak taşından iç kapılar ise ahşaptan yapılmıştır. Giriş kapılarının üstünde yer alan demir parmaklıklı yuvarlak alınlıklarda binaların yapım tarihinin yazılıdır. . Kapı tokmakları döküm tekniğinde yapılmış ve oldukça ilgi çekicidir. Merdivenlerle çıkılan birinci katta sofaya açılan odalar bulunmaktadır. Odalardan biri genellikle mutfak olarak kullanılmaktadır. Özellikle mutfak olarak inşa edilmiş konutlarda bulunmaktadır.

İkinci katlara çıkış tam yada yarım kapalı çıkmalarla sağlanmaktadır. İkinci katlarda yatak odaları yer almaktadır. Ayrıca Ayvalık evlerinde birçok konutta rastlanan cumbalarda yine bu katlarda yer almaktadır. Üst katlarda manzaraya hâkim teraslar bulunmaktadır. Üst katlardaki odalardan terasa olan gizli çıkışlar ve terasların birbirine yakın olması korsanların kaçış amacıyla kullandığı görüşünü kuvvetlendirmektedir.



Ayvalık evlerini ilk yaptıranlar ile bugünkü kullanıcıları arasındaki sosyo-kültürel farklılıklar doğal olarak konutlara da yansımıştır. İhtiyaç nedeni ile bazı kısımlarda değişiklikler yapılarak özellikle banyo ve mutfak kısımları eklenmiştir. Ne kadar değişime uğrasa da tam değişime uğramayan Rum evlerine (iç mekan) rastlamakta mümkündür. Taş ocaklar, yatak odalarındaki ince işlemecilik izleri taşıyan ahşap dolaplar ve ikona nişleri varlığını sürdürmektedir.

Ayvalık evleri genellikle iki bucuk yâda üç katlı inşa edilmiştir. İki bucuk katı olarak inşa edilen evlerin üst katında yarım daire ve teras yer almaktadır. Evler bitişik olarak inşa edildiğinden tek cepheli ve özenle inşa edilmiştir. Bitişik olarak inşa edildiğinden diğer cepheler görünmemektedir. Ön cepheleri sütunlarla, alınlıklarla. silmelerle alabildiğine gösterişli hale getirilmiştir. Fakat iç kısımlara ve arka sokağa bakan cephelere ön cepheye gösterile özen gösterilmemiştir.

Birinci katların en karakteristik özelliği Ayvalık evlerinin olmazsa olmazı sardunyalıklardır. En üst katlarda ise cumbalara ve balkonlara rastlanmaktadır. Alt katlar ise üretim ve satışa yönelik kullanılmıştır. Evlerin bahçeleri girişe göre arka tarafta yer almaktadır. Birinci kat pencereleri daha sade olarak yapılmışken ikinci kat pencereleri daha büyük ve gösterişli olarak inşa edilmiştir. Alt katlardaki pencerelerde lentolu düz üst katlarda ise lentolu süslü tarzlar dikkat çekmektedir. Pencere sövelerinde tamamen Sarımsak taşı veya alt katlarda Sarımsak taşı üst katlarda ahşap kullanılmıştır.

Birinci kat pencerelerinde Sardunyalıklar yer alırken üst kat pencerelerinde kepenkler yer almaktadır. Üst katlardaki kepenkler açılmadan da içeriye ışık girmesi sağlanabilmektedir. Üst katta kepenk kullanımında en önemli etken bu katların yatma amaçlı kullanılıyor olmasıdır. Evlerin çatı kaplamaları kiremittir.

Mustafa Kemal Atatürk


Mustafa Kemal Atatürk (1881 - 1938)



Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleştirilmiş Kocacık Yörüklerindendir. Annesi Zübeyde Hanım ise Selânik yakınlarındaki Langaza kasabasına yerleşmiş eski bir Türk ailesinin kızıdır. Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi. Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.

Küçük Mustafa öğrenim çağına gelince Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebinde öğrenime başladı, sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi'ne geçti. Bu sırada babasını kaybetti (1888). Bir süre Rapla Çiftliği'nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik'e dönüp okulunu bitirdi. Selânik Mülkiye Rüştiyesi'ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye'ye girdi. Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti. 1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi'sini bitirip, İstanbul'da Harp Okulunda öğrenime başladı. 1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu., Harp Akademisi'ne devam etti. 11 Ocak 1905'te yüzbaşı rütbesiyle Akademi'yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır'a III. Ordu'ya atandı.

19 Nisan 1909'da İstanbul'a giren Hareket Ordusu'nda Kurmaybaşkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie Manevraları'na katıldı. 1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı. 1911 yılında İtalyanların Trablusgarp'a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına getirildi. Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne'nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü. 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı.

Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da görevlendirildi. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı'nda, Mustafa Kemal Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya karar verdiler. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu.

Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir. Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları'dan sonra 1916'da Edirne ve Diyarbakır'da görev aldı.

1 Nisan 1916'da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis'in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep'teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917'de İstanbul'a geldi. Velihat Vahidettin Efendi'yle Almanya'ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyehatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918'de Halep'e 7. Ordu Komutanı olarak döndü. Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelip Harbiye Nezâreti'nde (Bakanlığında) göreve başladı.

Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu.

Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı. Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşan I. Dünya Savaşı'nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı. Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.

Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır: Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü'nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı. Çukurova, Gazi Antep, Kahraman Maraş Şanlı Urfa savunmaları (1919- 1921) I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921) II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921) Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921) Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922) Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal'e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması'yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.

23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı'nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922'de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu'yla yönetim bağları koparıldı. 13 Ekim 1923'te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet'in ilk hükümeti kuruldu.

Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı. Atatürk Türkiye'yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı. Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz: 1. Siyasal Devrimler: Saltanatın Kaldırılması (1Kasım 1922) Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923) Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924) 2. Toplumsal Devrimler: Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934) Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925) Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925) Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934) Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934) Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü(1925-1931)

3. Hukuk Devrimi : Mecellenin kaldırılması (1924-1937) Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937) 4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler: Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924) Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928) Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932) Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933) Güzel sanatlarda yenilikler 5. Ekonomi Alanında Devrimler: Aşârın kaldırılması Çiftçinin özendirilmesi Örnek çiftliklerin kurulması Sanayiyi Teşvik Kanunu'nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması I. ve II. Kalkınma Planları'nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934'de TBMM'nce Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verildi.

Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti. Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetledi. İlgililere aksayan yönlerle ilgili emirler verdi. Cumhurbaşkanı sıfatıyla Türkiye'yi ziyaret eden yabancı ülke devlet başkanlarını, başbakanlarını, bakanlarını komutanlarını ağırladı.

15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku'nu okudu. Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlendi. Birçok yurt gezisine birlikte çıktılar. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı.

Yaşayanlarına iyi bir gelecek hazırladı. 1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu.

Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı. Fransızca ve Almanca biliyordu. 10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamayarak İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgâhı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra nâşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgâhına gömüldü.
kimkimdir.gen.tr den alıntıdır.



Merhaba. bu blogu olustururken aklımdaki dusunce ;
Geniş yelpazeli olarak , merak edilen her konu hakkında bilgi verebilmektir hergun gerekli ilgi ve titizlikle merak edilen konular ve bilgiler eklenicektir.Kısacası İnternette bir "bilgi havuzu" oluşturulacaktır.

§

Popular Posts

Translate